Haberler

Çocuklara Pozitif Sınır Koymak

Çocuklar doğdukları andan itibaren dünyayı tanımak ve anlamak adına büyük bir çaba içine girer. Çevrelerini ve diğer insanları gözlemleyerek, modelleyerek, taklit ederek veya yenilikleri deneyimleyerek bilgi toplar ve yaşadıkları dünyayı tanımak ister. Büyüdükçe gelişen becerileri ile ne kadar ileri gidebileceklerini, kendilerinden ne beklendiğini, kendi istek ve arzularını gerçekleştirebilecekleri noktaları test etmeye devam ederler. Bilinmezliği ortadan kaldırmak adına tekrarladıkları bu testlerde de sınırlara ihtiyaç duyarlar.  

Çocuklara sınır koyarak, onları zararlı ve tehlikeli alanlardan korumayı, belirlenen sınırlar dahilinde kendi kararlarını almalarını, gelişimlerini kontrollü bir şekilde takip etmeyi ve güvenli bir ortamda büyümelerini amaçlarız. 

Bir bahçede domates yetiştirdiğinizi hayal edin. Bu bahçeye domates tohumlarını serpiştirdiğimizde gerekli sulama ve güneş ışığıyla bir süre sonra domatesleri toplamaya başlarız. Ancak her domates birbiriyle aynı orantıda büyümez. Kimi daha fazla güneş ışığı alıp çabuk olgunlaşır, kimi daha fazla sulanıp çürüyebilir veya yeteri kadar suya ulaşamadığı için kuruyabilir. Tohumları ekmeden önce bahçeyi hazırlamak, yetiştireceğimiz her domatesin aynı şekilde büyümesini sağlar. Tohumların sırasını belirlemek sulamayı ve yabani otlara müdahale etmeyi kolaylaştırır, aynı zamanda fidelerin sıkışmasını önler, bahçenin etrafına çit çekmek sınırı belirler ve fidanları yabani hayvanlardan korur. Böylece domateslerin belirlenen alanda özgürce ve daha verimli büyümesini sağlamış oluruz.  

Peki, çocuklara sınır koyarken nelere dikkat etmek gerekir? 

  • Sınırları belirlerken açık, anlaşılır ve net iletişim kurmak gerekir. Çocukların sınırlara uymasını beklediğimizde onlara neyi, nasıl ve ne zaman yapacaklarını anlaşılır bir şekilde ifade edin. Örneğin “çok geç yatma” yerine “saat 21:00’de yatacağız” ifadesi belirsizliği ortadan kaldırır. 

  • Sınır belirlerken amaç istenmeyen davranışı engellemektir. Sınırları anlatırken davranış üzerine yoğunlaşın. Engellenen çocuk değil, davranış olmalı. Örneğin “mızmızlanarak yemenden bıktım artık” yerine “yemek saati bitmeden yemeğini bitirmen gerekiyor” demek çocuğa sitemde bulunmadan iletişim kurmayı kolaylaştırır. 

  • Sınırlara uyulmadığı durumlarda karşılaşılacak sonuçları önceden belirleyin, çocuk sınırı öğrenirken karşılaşacağı sonuçları da öğrensin. Örneğin, “oyuncağı paylaşmazsan elinden almam gerekir”. 

  • Sınırları belirlediğiniz durumlarda davranışlarınız da sözlerinizle uyumlu olsun. Çocuğa etkili bir şekilde rol model olun. Örneğin, çocuğun bir başkasına vurmasını ona vurarak engelleyemeyin. 

  • Sınırlar konusunda ebeveynler de birbiriyle tutarlı olmalı. Annenin veya babanın farklı tutum sergilediği sınırları çocuk keşfettiğinde bu durumu kullanmaya başlayacaktır. 

  • Çocuğun yanlış davranışını veya sınıra uymadığı durumları görmezden gelmeyin, pazarlık etmeyin. Belirlenen sınırlar her koşulda ve düzenli bir şekilde devam etsin. Taviz verildiği durumlarda çocuklar sürekli olarak o sınırı zorlamaya devam eder. 

  • Çocuk sınırları zorladığında veya sizi test etmek istediğinde, yapacağınız müdahalede normal ses tonunuzu kullanın. Yüksek ses çocuğun ve sizin kontrolü kaybetmesine sebep olur. 

  • Sınırları sürekli tekrarlayıp hatırlatmayın. Çocuk sınırı zorladığında bir veya iki kez hatırlatın, yine de sınırların zorlanmaya devam ettiği durumlarda önceden belirlediğiniz sonuç devreye girsin. 

  • Sınırlar dinamiktir. Çocuk büyüdükçe ve yeni beceriler kazandıkça, belirlenen sınırlar da değişebilir. Örneğin, 14 yaşındaki bir çocuktan saat 21:00’de uyumasını isteyemeyiz ancak erken yatma kuralı devam edebilir. Sınırlar dönüşürken de dikkat edilmesi gerekenler önemini korumaktadır.  

Unutmayın ki pozitif sınırlar çocuklara güven verir ve ebeveyn-çocuk ilişkisini korur. Dilerim sizler için de keyifli ve faydalı bir okuma olmuştur.  

Uzman Gelişim Psikoloğu 

Handenur Kalay